HABERLER

27 Temmuz 2014 Pazar

BAYRAM GÜNLERİ

BAYRAM GÜNLERİ

BAYRAM GÜNLERİ

Peygamber Efendimiz (asm) bayramı nasıl geçirirdi?

Peygamber Efendimiz (asm), bayramda tekbir ve tehlil getirirdi “Ramazan ve Kurban bayramlarını “La ilahe illallah” lar ile “Allahü ekber” lerle “Elhamdülillah” larla “Sübhanallah” larla süsleyiniz.” (Ebu Nuaym) Peygamber Efendimiz(asm) bayramı, “Yeme, içme ve Allah’a zikir günleri” olarak tarif etmiştir. Kendisi gerek Ramazan gerekse Kurban bayramlarını bu şekilde geçirmiştir. Ümmetine de böyle yapmalarını tavsiye buyurmuşlardır. “Tekbir getirmek suretiyle bayramlarınızı süsleyiniz.” (Taberani) Helal kılınan eğlence ve izhar-ı sürur havasının, meşru’ hududu taşmayacak şekilde ileri götürülmesini önlemek maksadıyla bayramın dini yönünü belirtmeye Hz. Peygamber (asm) hususi bir ehemmiyet atfetmiştir. (Kütüb-i Sitte) “Bayramlarda gaflet istila edip gayr-i meşru daireye sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha (Allah'ı zikretmeye) ve şükre azim tergibat (büyük teşvikler) vardır. Ta ki, bayramlarda o sevinç ve sürur nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idame ve ziyadeleştirsin. Çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir, gafleti kaçırır.” (Lem’alar) Peygamber Efendimiz (asm), bayram sabahı hurma yerdi Orucunu tatlı bir şeyle açmayı adet edinen Resul-i Ekrem (asm), Ramazan Bayramı'na da tatlı yiyerek ve namaza öyle giderlerdi. Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Resulullah (asm) Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi.” (Buhari, Tirmizi) Resulullah’ın (asm) Ramazan bayramı namazına giderken bir şeyler yemesinin hikmetini bazı şarihler: “Kimse namaz kılıncaya kadar oruca devam ediliyor zannetmesin diyedir, sanki bu yanlışlığın yolunu kapamak istemiştir.” şeklinde açıklamışlardır. Kurban bayramında bir şey yenmemesi esastır. (Kütüb-i Sitte) Hurmanın tek kılınması Allah’ın birliğine işaret içindir. Resulullah (asm) tek ile teberrük (bereketlenmek) için imkân olan her şeyi tek yapardı. “Allah (cc) tek’tir. Teki sever.” buyurmuştur. (Kütüb-i Sitte) Peygamber Efendimiz (asm), bayram namazına yaya olarakgiderdi Hz. Ali (ra) demiştir ki: “Bayram namazına yaya gitmen, çıkmazdan önce bir şeyler yemen sünnettir.” (Tirmizi) Peygamber Efendimiz(asm), bayram namazına gidiş ve dönüşte farklı yolları tercih ederdi İbn-i Ömer (ra) anlatıyor: “ Resulullah (asm) bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi.” (Ebu Davud) Hadis, bayram namazına gidiş ve gelişi başka başka yollardan yapmanın müstehab olduğunu ifade etmektedir.

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Ve diliyoruz ki; NİCE RAMAZANLARA ERİŞTİR BİZİ YA RABBİ… ERİŞTİR YA RABBİ…

Her yıl Ramazan ayının başlangıcında “hoş geldin ey şehr-i Ramazan”övgüleriyle karşılanan ve göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçen, rahmet ve bereket ayı; Ramazanın son günlerini yaşamaktayız. Son dönemeç hükmündeki son haftaya gelindiğinde; camilerde, meclislerde okunan naatlar, ilahiler, yerini hüzünlü sözlere bırakarak; “elveda ey şehr-i Ramazan” şekline dönüşür. Koca Yunus’un; bir beytinde “Bildik gelenler geçtiler,gördük konanlar göçtüler” dediği gibi her gelenin bir gidişi, her konanın bir göçüşü olduğu gibi, her başlangıcın da bir sonu vardır. Ramazan da diğer zamanlar gibi gelmeye-gitmeye, başlamaya-bitmeye mahkumdur. Önemli olan geldiği ve konduğunda yapılacaklardır. Gittikten ve göçtükten sonraki pişmanlıklar bir fayda vermeyecektir. Ramazan ayındaki fırsatlar değerlendirilemediği taktirde, diğerlerinden farklı bir tehlike söz konusudur. Ramazan ayında günahların affı o kadar kolay olacak ki, af nimetinden faydalanılamadığı taktirde, Cebrail aleyhisselamın bedduasına muhatap olmak vardır. Ebu Hureyre’den (ra) rivayet edilen bir Hadisi Şerifte de şöyle buyurulmuştur; “Resul-i Ekrem (sav) minbere çıktı ve: – “Amin, Amin, Amin!” dedi. Resul-i Ekrem (sav)’e: – “Ey Allah’ın Resulü (sav) Minbere çıktınız ve üç kere amin dediniz! (Bunun hikmeti nedir?)” dendi. Bunun üzerine O (sav): – “Cebrail bana geldi ve: Kim Ramazan ayına yetişir, affa uğramaz ve sonunda ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!” dedi ve bana: – “Sen de amin de!” dedi, ben de: – “Amin!” dedim. Sonra: – “Kim anne ve babasına yetiştiği halde onlara iyilik etmez, sonunda ölür ve ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!” dedi ve bana: – “Sen de amin de!” dedi, ben de: – “Amin!” dedim. Sonra da: – “Sen yanında anıldığın halde sana salavat getirmeyip, ölen sonunda da ateşe giren kimseyi Allah uzak etsin!” dedi ve bana da: – “Sen de amin de!” dedi, ben de: – “Amin!” dedim. (Ahmed b. Hanbel, Müsned,2/254; Tirmizi, Daavat,No:2539.) Şimdi yapılacak şey; Ramazana elveda derken, onun bizden hoşnut gidip gitmediğini muhasebe yaparak,.bizim bu ayın af nimetinden istifade edip etmediğimizi düşünmemiz; geride kalan son Ramazan günlerini en verimli şekilde değerlendirmemiz lazımdır. Düz bir mantıkla şöyle düşünelim; yakınımızdan biri hasta olsa,yada bir ameliyat geçirse, planladığımız dünya işlerini bırakıp, hastamızın şifa bulması için nasıl başında nöbet tutarsak, gönül dertlerimizin derman bulacağı; Allah’ın af ve merhametine uğramak gibi, bin aydan hayırlı Kadir gecesine rastlamak gibi, Ramazanın son günlerini değerlendirmek için birkaç günümüzü ibadet ve itaat içerisinde geçirmeye gayret etmek akıllıca bir iş değil midir? “